27 Ara 2015

Menkıbelerden hüküm çıkarmak




Menkıbelerden hüküm çıkarmak

Sual: Bir menkıbede, su dağıtıcısı, (Benim suyumdan içene Allahü teâlâ rahmet etsin) deyince evliya bir zat, su dağıtıcısının duasına kavuÅŸmak için nafile orucunu bozuyor. Sonra rüyada görülüp, (Onun duasıyla daha fazla ihsana kavuÅŸtum) diyor. Biri dua etti diye nafile orucu bozmak caiz mi?
CEVAPBiri dua edince oruç bozulmaz. Zaten menkıbeler, dinî hükümlerde delil olmaz. Bizim için geçerli olan, dinimizin bildirdiği hükümlerdir. Evliyanın hâli başkadır, bilmediğimiz başka bir sebep de olabilir. Evliya zatların menkıbelerini okumak iyi olur, muhabbetin artmasına sebep olur, fakat onları okuyup dinî hüküm çıkarmak yanlış olabilir.

Sual: Din kitaplarında, (İslamiyet, nakle dayanan akıl dinidir)buyuruluyor. Geçen günkü bir menkıbede, Yunus Emre’nin odun kesmek için dağın tepesine çıktığı anlatılıyordu. Niye dağın tepesine çıkıyor da aÅŸağılardan odun kesmiyor? Bu akla zıttır. Bana hurafe gibi geldi. Menkıbe niye akla uygun deÄŸil?
CEVAPİslamiyet’i tarif ÅŸekliniz eksik. Din kitaplarında, (İslamiyet, nakle dayanan akıl dinidir) denmiyor. (İslamiyet, nakle dayanan selim akıl dinidir) buyuruluyor. Selim akıl herkeste bulunmaz. Bulunsa idi, bütün dünya Müslüman olurdu. Bu İslamiyet gerçekten akla uygun derlerdi. Peygamber efendimiz bir anda Miraca çıkıp geldi, bu selim olmayan akla zıt olduÄŸu için müşrikler inanmadı.

Hadis-i ÅŸerifte bildiriliyor ki:
(Dabbet-ül arz denilen hayvan, asa-i Musa ile müminin dokunur, alnına “cennetlik” yazılır, yüzü nurlanır. Kâfire, mührü Süleyman’ı vurur, “cehennemlik” yazılır, yüzü simsiyah olur) [Tirmizi]
Bu da herkesin aklına uygun gelmez. Müslüman olduklarını söyleyen Batıniler bile, hadis-i şerifi inkâr etmiyor, akla uygun değil diyorlar, tevil edilmesi gerekir diyorlar, yani başka anlamı var diyor.

Zamanımızdaki Müslüman gruplardan bile böyle düşünenler var. (Dabbetül arz, AIDS’tir) diyenler bile çıkmıştır. GüneÅŸin batıdan doÄŸmasına da akıl erdiremiyorlar. Nasıl dünya tersine döner ki diyorlar. Hristiyanların Müslümanların kardeÅŸ olması gibi acayip teviller ediyorlar.

Demek ki selim olmayan akılla dini anlamak kolay değildir. Akıl dinde ölçü değildir. Akıl, Rafızilikte ölçüdür.

Dinde dört delil vardır. Akıl bunların içinde değildir. Akıl ile dini ölçmek yanlıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Dini akılla ölçmek kadar zararlı bir ÅŸey yoktur.) [Taberani]

Eğer bir olay nakle dayanıyorsa, inkâr etmek doğru olmaz.
Odun olayı şöyledir:
Yunus Emre hazretleri, düzgün odun getirirdi, eÄŸri odun bile kesmezdi. Hocasının dergahını kastederek, (Bu kapıdan odun bile olsa, eÄŸrisi girmemeli) derdi. Onun için herkesin girdiÄŸi yerlere deÄŸil daÄŸlara giderdi. Bu daÄŸda yoksa öteki daÄŸa giderdi, balta girmemiÅŸ ormanlar daha yüksekte oluyordu. Oralara çıkar, düzgün olanlarını keserdi. Yine böyle bir iki tepeye çıkıp odun toplar. Son çıktığı dağın tepesinden ÅŸehre kestirme yoldan gelmek ister. Dağın eteklerini dolanarak uzun yoldan gitmek istemez. Tepeden hemen aÅŸağıya iniveririm diyor. Tam tepede iken biraz ÅŸurada dinleneyim diyor. Aklımızın almayacağı ÅŸekilde bir genç gelip, odunu ÅŸehirden tarafa deÄŸil de, öteki tarafa yuvarlıyor. Bunun selim akla zıt tarafı yoktur. Sakim olan akıl bunu anlamayabilir. Sakim olan akıl her zaman yanılmaya mahkumdur. Selim olan akıl Peygamberlerde bulunur. Eshab-ı kiramın aklı da onlarınkine yakındır.

Akıl denince kimin aklı esas alınır ki? Bizim aklımıza uygun gelen sizinkine gelmeyebilir, gelmiyor da. Gelse idi herkes, akıl dini diye Müslüman olurdu, herkes ehli sünnet olurdu. Bekara suresinin başında, (İyi kimseler gayba inanırlar, yani görmedikleri halde, bilmedikleri halde, akıllarına uygun gelmese de, doÄŸru olduÄŸuna inanırlar, beÄŸenerek kabul ederler) buyuruluyor. Böyle gayba inananlardan olmalıdır. Benim aklım almıyor diye, nakle dayanan bilgileri inkâr etmemelidir.

Menkıbeler tarihî hadiselerdir
Sual: 
Yavuz Selim Han, bir papaza, (Benim zamanım mı iyi, babamın zamanı mı iyiydi?) diye soruyor. Papaz da, (Sizin zamanınız daha iyi)diye cevap veriyor. Bunun üzerine Sultan, (Böyle söylemekle hadis-i ÅŸerife karşı geldin. Peygamber efendimiz asr-ı saadete yakın olan zamanın daha iyi olduÄŸunu bildiriyor) diyerek papazı cezalandırıyor. Papazın imanı olmadığı için, (Hadis-i ÅŸerife karşı geldi) denilerek cezalandırılması doÄŸru mu? Bu olay menkıbe mi, yoksa tarihî bir hadise mi?
CEVAPÖyle sormak, menkıbeleri uydurma hikâyeler zannetmek, hiç uygun değildir. Menkıbelerin hepsi tarihî hadiselerdir. Farklı rivayetler olabilir. Bunlar, menkıbelerin uydurma olduğunu göstermez.

Bizim araştırmalarımıza göre bu olayın aslı şöyledir:
Papazın ihanetleri, kesin olarak bilinmesine rağmen, cezalandırabilmek için açık delil bulunamamıştı. Padişah da, böyle bir gerekçeyle devlete hainlik eden papazı cezalandırmıştır.
Devamını Oku
Devamını Oku

latest tweets

flickr photos

random posts

About us

cars

three columns